Bizler, Zerrin ve Mustafa, Kırklareli-Tekirdağ il sınırında, büyüklerimizden devraldığımız çiftliğimizde; toprağı, doğayı, hayvanları ve insanları gözeterek çiftçilik yapıyor; çocuklarımızla ve emektar ekibimizle birlikte bu topraklarda yaşıyoruz. 2020 yılında Öznur’un kırsala yerleşme, organik kuşkonmaz ve başka ürünler yetiştirme niyetiyle aramıza katılmasıyla da ailemiz ve ekibimiz genişlemiş oldu. Tarlamera; tarla ve bahçe bitkileri, çayır&mera karışımları, otlayan inekler, koyunlar, tavuk ve kazlar, flora ve faunası ile değişen, dönüşen bir çiftlik.
‘Dönüşen’ çünkü: öncelikli amacımız, toprağı korumak ve iyileştirmek. Konvansiyonel tarıma alternatif yöntemleri uygulamak ve yaygınlaşması için bu alternatifleri tanıtmak bir başka hedefimiz. Bu amaçlara ulaşmak için örtü bitkileri ekerek gizli nadası ve erozyonu büyük oranda engelliyoruz. İşlemesiz ekim yöntemi ile toprakta kalan canlı bitkiler ve anız bitkilerin kökleri ile mikroorganizma faaliyetine destek oluyor, toprağın su tutma kapasitesini arttırıyor, mümkün olduğunca yağmur suyu hasadı yapıyoruz. Su kaynaklarını idareli kullanmak konusundaki hassasiyetimizden ötürü, arazimizde %97 oranında susuz tarım yapıyoruz, kalan %3 alan ise yılda 1 defa sulanıyor.
Koruyucu ve onarıcı tarım yöntemlerini tüm ekim alanlarımızda 2018 yılından beri hızla arttırıyor, bitkisel ürünleri çeşitlendiriyoruz. Farklı ön bitkiler ve yerörtücülerle işlemesiz ekimler deniyoruz, sonuçları iyisiyle kötüsüyle yazılı olarak ve görsellerle paylaşmaya gayret ediyoruz, ki onarıcı tarım ve işlemesiz ekimi merak eden, uygulamak isteyen, bizim aradığımız gibi kaynak, örnek arayan herkes ülkemizde de bu deneyimlere ulaşabilsin. Bu uygulamaları yapanlar olarak hepimiz birbirimizin deneyimlerinden yararlanabilelim.
Toprağı koruma ve onarma faaliyetlerinin yanında, 2020 yılının başlarında organik sertifikasyon için başvurduğumuz 300 dekara yakın alanda atalık tohumlarımızı yetiştirip; bunları, un, yulaf ezmesi, kuru bakliyatlar ve dahası olarak işliyoruz.
Organik sertifikasyon 2022 hasadında tamamlanmış olacak. Henüz bir bölümü için olsa da, bir diğer hedefimiz sertifikasyon alanlarımızı genişletmek. Organik sertifikalı tarım, aynı zamanda onarıcı tarım demek değil maalesef. Hatta pestisit kullanımı olmadığı için yabancı otu, fungal hastalıkları engellemek, baskılamak için daha fazla toprak işlemeyi gerektiriyor, ki toprağı korumak için kaçındığımız tam da bu. Dileğimiz ve çabamız işlemesiz ve/veya onarıcı tarım uygulamalarının tecrübelerini organik sertifikalı üretime aktarabilmek. Bu da zaman, kaynak ve tecrübe gerektiriyor. Tarımda tecrübe (iyi ihtimalle) yılda bir kez kazanılıyor. Yapılan insan kaynaklı bir hata var ise de bunu düzeltmek, farklı uygulama denemek bir sonraki yıla kalıyor. Adım adım, hem işlemesiz ve koruyucu, onarıcı hem de organik sertifikasyona doğru ilerliyoruz.